Yönümüzü bulmamızı sağlayan önemli icatlardan biri olan Pusulanın İcadı ve çok daha fazlası bu yazımızda.
Pusulanın İcadı
Pusulaların işleyiş mekanizmalarını anlayabilmek için dünyamızın bir ucu kuzeye diğer ucu güneye uzanan dev bir mıknatıs olarak düşünebiliriz. Bazı canlılar gibi yön bulma yeteneğine sahip olmayan insanlar için bu fiziki durum icat yapma yeteneğimizi besliyor ve pusula doğuyor. Pusulanın geçmişi M.Ö 200’lü yıllara dayanır. O yıllarda Çinliler tarafından bulunan ilkel mıknatıs taşı yüzlerce yıl süren gelişiminden sonra manyetik pusula olarak 1260 yılında Fransız Pierre de Maricourt tarafından son haline getirildi. Bu mucit iğneyi bir mile geçirdikten sonra bunu bir yanı saydam ve derecelenmiş olan bir kutunun içine yerleştirdi ve bunun sonucunda iğnenin bir ucunun daima kuzeyi gösterdiğini gördü.
Pusula İle Yönümüzü Nasıl Buluruz
Pusulanın icadı dünyayı değiştirip coğrafi keşiflerin önüne açmıştır. Peki pusula ile yönümüzü nasıl buluruz? Pusula neden hep kuzeyi gösterir merak ettiniz mi?
Pusulanın ortasında kolayca hareket eden bir ibre bulunur. Bu ibrenin renkli ucu yaşam formu üzerinde büyük etkisi olan dünyanın manyetik alanı sayesinde pusula nereye koyulursa koyulsun daima kuzeyi gösterir. İbrenin renkli ucunun gösterdiği yöne doğru dönüldüğünde arkada kalan taraf güney, sağ taraf doğu, sol taraf ise batı olarak tespit edilir. Engin denizlerin sularında yada devasa çöllerin kumlarında kaybolmuş olsanız da iki bin yıldan fazla geçmişe sahip bu avuç içi büyüklüğündeki yol arkadaşı sayesinde her zaman yönünüzü bulabilirsiniz.