Peygamberimiz 571 yılında Mekke’de doğdu. Babasının adı Abdullah, annesinin adı Amine’dir. Doğduğu dönemde Arabistan yarımadasında cehalet ve zulüm her tarafa hakim olmuştu. Miras gibi temel haklarından mahrum bırakılan kadınlar sanki bir eşya gibi alınıp satılıyordu. Kimi aileler diri diri kız çocuklarını toprağa gömüyordu. İnsanlar putlara tapıyor, içki kumar her türlü ahlaksızlık toplumu sarmış durumdaydı. Karanlıklar içinde kalan insanlığı bu korkunç durumdan kurtaracak, dünyada ve ahirette mutlu olmanın yollarını gösterecek birine ihtiyaç vardı. Yani herkes onu bekliyordu.
Peygamberimizin Çocukluğu
Nisan ayının son günleriydi Abdülmüttalip bir torun bekliyordu ve yakın zamanda kaybettiği oğlu Abdullah’ı hatırlıyordu. Mekke’nin havası ağır ve sıcak olduğundan yeni doğan bebekleri köylerdeki süt annelere vermek gelenek olmuştu. O dönem köylerde çocuk bakıcılığı gelir kaynağıydı. Muhammed daha bir haftalıkken annesi bu geleneğe uyarak çocuğunu büyütecek bir süt anne aramaya koyuldu. Ancak hiç bir süt anne dul bir kadının yetim oğluna bakmak istemiyordu. Abdülmüttalip’de torunu kucağında süt anne aramaya koyuldu. Fakat oda umduğunu bulamadı. Uzun aramalar sonucu Halime isminde bir bayanla karşılaştı. Ona sordu yetim torunuma süt annelik yapar mısın ? diye sordu. Halime biraz duraksadı yetim bir çocuğa bakmak konusunda kararsızdı. Ancak o da süt annelik yapacak bir çocuk bulamamıştı. Eşine sorarak bu teklifi kabul etti. Halime, Muhammedi yanına alıp dönüş hazırlıklarını yaptı.
Uzun bir yolculuktan sonra köye ulaştılar. Güzel Muhammed yeni ailesinin yanında hızla büyüyor süt kardeşleri Şeyma ve Abdullah ile neşe içinde koşuyor oynuyordu. Halime ve kocası Muhammed’in farklı bir çocuk olduğunu daha ilk günden sezmişti. Günler hızla akıp gitmiş Muhammed 5-6 yaşına gelmişti.
Artık annesinin yanına dönme zamanıydı.
Halime onu annesine teslim ederken gözyaşlarına boğulmuş kendini buruk hissetmişti. Muhammed günlerini annesiyle geçiriyor baba ocağına alışmaya çalışıyordu. Günler hızla geçiyordu. Amine oğlunu yanına alarak hem akrabalarını görmek hemde eşinin mezarını ziyaret etmek için Medine’ye gittiler. Dönüşte küçük Muhammedin annesi hastalandı ve hayatını kaybetti. Annesinin ölümü Muhammed’i çok üzmüştü. Babasını ve annesini kaybeden Muhammed’i dedesi Abdülmüttalip yanına aldı. Dedesi ona o kadar iyi bakıyordu ki annesinin ve babasının yokluğunu hissettirmiyordu. Dedesi onu yanından hiç ayırmıyor o olmadan yemek yemiyor her yere beraber gidiyorlardı. İki yıl geçmiş ve dedesi Abdülmüttalip’te vefat etmişti. Muhammed bu acı karşısında içli içli ağlıyordu. Dedesi onu amcası Ebu Talip’e emanet etmişti. Amcası da ona çok iyi bakıyor öz çocuğu gibi seviyordu. Yıllar geçtikçe peygamber efendimiz büyüdü ve genç bir delikanlı oldu.