Bu yazımızda sizler için seçtiğimiz 3 atasözü ve hikayesini paylaşacağız.
#1 Lafla peynir gemisi yürümez
Anlamı :
Şöyle yapacağım, böyle yapacağım demekle o iş gerçekleşmez. İşi yapmak gerekir anlamındadır.
Hikayesi
Aksi Yusuf adında biri İstanbul’da peynir işiyle uğraşmaktadır. Trakya’dan aldığı peynirleri İstanbul’da satar, bir kısmını da deniz yolu ile İzmir’e göndermektedir. Eli sıkı olan ve taşımacıların ücretlerini geç ödediği için ismi Aksi Yusuf olarak anılıyordu. Onu tanıyan gemiciler, İzmir’e hareket etmeden önce, en azından paralarının bir kısmını almak istedikleri zaman ”Peynirler sağ salim varsın, istediğin parayı fazlasıyla alırsın” der; peynirler gideceği yere ulaştıktan sonra da ”Kaçmıyoruz bugün yarın öderiz” diyerek geçiştiriyordu. Onun huyunu bilen kaptanlardan bir tanesi bu işi çözmekte kararlıdır. Peynirler gemiye yüklendikten sonra Aksi Yusuf’tan biraz ödeme yapmasını ister. Aksi Yusuf her zaman ki gibi ”Peynirler sağ salim varsın” diye söze başlayınca kaptan hemen araya girer ve o meşhur söz ortaya çıkar ”Efendi, lafla peynir gemisi yürümez.” Buna kömür lazım, yağ lazım parayı ödemezsen Sarayburnu’nu bile dönemem!” der ve bu söz ortaya çıkar.
#2 Atı alan Üsküdar’ı geçti
Anlamı :
Artık yapılacak bir şey kalmadı, fırsat kaçtı, iş işten geçti anlamındadır.
Hikayesi
Köroğlu bir gün kendisi için çok önemli olan atını çaldırmış. Dillere destan olan atını çaldıran Köroğlu atını bulabilmek için diyar diyar dolaşır. Son durağı İstanbul’da bir hayvan pazarı olur. Tanınmamak için kılık değiştiren kör oğlu pazarda atına rastlar. Hemen satıcıya at hakkında sorular sormaya başlar. Satıcıya atın ne kadar güzel olduğundan bahseder ve almadan önce binmek istediğini söyler.
Atın üzerine biner binmez sahibini tanıyan at dört nala koşmaya başlar. Kısa bir sürede kıyıya ulaşır ve Sirkeci’de kiraladığı sandalla atıyla birlikte karşıya yani Üsküdar’a geçer. Kalabalık arasından biri giden atının arkasından bakan yani hırsızın yanına gelerek üzülme artık atı alan Üsküdar’ı geçti der ve söylenen bu söz o günden günümüze kadar gelmiştir.
#3 Yanlış Hesap Bağdat’tan Döner
Anlamı :
Ortaya çıkan bir yanlışlık çok geç de olsa düzeltilebilir anlamındadır.
Hikayesi
İstanbul kapalı çarşıya kervan gelir. Tüccarların istediği malları getirirler. Kumaş, kürk gibi mallar dağıtıp paralarını tahsil ederlermiş. Bir gün yine bir alış veriş sonrasında, tüccarın biri hesaplama yaparken dört işlem hileleri ile kervancıya 400-500 altın içeride bırakır. Hesaptaki yanlışlığı fark etmeyen kervancı Bağdat, Hicaz ve Mısır seferine çıkar. Tüccarda, şimdi bu Mısırdan altı, yedi aya ancak döner. Bende bu parayı işletirim, diye düşünür. Kervancı yol uzun, zaman bol bütün hesapları tekrar tekrar inceler. Tüccarın yaptığı hileyi anlar. Kervan Bağdat’a girmek üzereyken, kervanı oğlu ve güvendiği bir kişiye emanet eder, siz beni Bağdat’ta bekleyin, der.
Güçlü ve iyi bir Arap atı alıp atını dört nala İstanbul’a sürer. Yolda, bu adam parayı hemen vermez diye düşünüp bir plan kurar. İstanbul’daki dostlarına planından bahseder ve yardım ister. Ertesi gün tüccarın dükkanına iki kadın gelir. Sorup soruşturduk bu civarda en dürüst, en güvenilir kişi sizmişsiniz. Biz Hicaza gideceğiz. Bu iki çantayı size emanet etmek istiyoruz, derler. Çantaları açıp tüccara gösterirler.
Çantaların içi altın ve pırlantalarla doludur. Olur da gelemezsek bunlar size helali hoş olsun. Bize bir dua okutur, belki bir hayrat yaptırırsın, derler. Bu sözleri duyan tüccar mutluluktan uçar. Tam bu sırada kervancı içeri girer, Bunu gören tüccar, daha kervancı lafa başlamadan -Hoş geldin. Bizim hesapta bir yanlışlık olmuş. Paralarını ayırdım. Çocuklara da söyledim, eğer ölürsem kervancının parasını mutlaka verin. Ben kul hakkı yemem kardeşim, der. Parayı hemen verir. Bu sırada kadınlar, Biz bu sene gitmekten vazgeçtik. Kısmetse seneye deyip dükkandan çıkarlar. Oyuna geldiğini anlayan tüccar, kervancının peşinden koşup, – Hani sen Mısır’a gidecektin.Yaktın beni! diye bağırır. Atına binen kervancı, yanlış hesap adamı Bağdat’tan döndürür der ve yoluna gider.