6.Sınıf Türkçe Canım Aliye Ruhum Filiz Metni Etkinlik Cevapları

Bu yazımızda 6. Sınıf Türkçe Kitabı Sayfa 15, 16, 17, 18 Canım Aliye Ruhum Filiz Metni Etkinlik Cevaplarını paylaşacağız.

6.Sınıf Türkçe Canım Aliye Ruhum Filiz Metni Etkinlik Cevapları

6.Sınıf Türkçe Canım Aliye Ruhum Filiz Sayfa 15 Cevapları

Hazırlık Çalışması

Mektubun tarihi gelişimiyle ilgili yaptığınız araştırma sonucu edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.

İki kişi arasında mesaj göndermenin ve almanın en temel biçimlerinden biri yazılı mektuplardı. “Antik tarihçi Hellanicus’un ifadesine göre, ilk kaydedilen el yazısı mektup, Pers Kraliçesi Atossa tarafından MÖ 500 civarında yazılmıştır. Bugün bildiğimiz damgalı mektup, ilk olarak 6 Mayıs 1840 tarihinde Birleşik Krallık’ta kullanılmaya başlanmıştır.

1840’tan önce mektuplar kurye, araba veya at binicisi tarafından teslim edilirdi. Mektubun alıcısı makbuzunu ödemek zorundaydı ve maliyet, sayfa sayısına ve seyahat edilen mesafeye bağlıydı. Mektubun içeriğinin başkaları tarafından okunmasını önlemek için, halkalı veya el tipi mühürlü renkli bir mum kullanılarak mühürlendiler.

Mektup Türleri
  • Özel Mektuplar
  • Edebi Mektuplar
  • Resmi ve İş Mektupları
  • Açık Mektuplar

Canım Aliye, Ruhum Filiz Metni Sayfa 17 Cevapları

1.Etkinlik

a) Metinde yer alan aşağıdaki kelimelerin anlamlarını metinden hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizi tamamladıktan sonra kelimelerin sözlük anlamlarını uygun başlığın altına yazınız.

Kelimeler – Tahminim
Kongre: 
Toplantı
Kongre Sözlük Anlamı: Çeşitli ülkelerden yöneticilerin, elçilerin, delegelerin katılmasıyla yapılan toplantı.
Teftiş: Denetim, denetleme
Külüstür: Bakımsız, eski, yıpranmış
Erzak: Malzeme
Erzak Sözlük Anlamı: Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adıdır.
Havadis: Haber

b) Anlamını öğrendiğiniz kelimelerden üçünü cümle içinde kullanınız.

Havadis: Paşam size çok mühim havadislerim var.
Külüstür: Dedesinden kalma külüstür bir araba kullanıyor.
Kongre: Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında gerçekleşen ulusal nitelikte bir kongredir.

2.Etkinlik

a) Metinde yer alan aşağıdaki deyimlerin anlamlarını deyimler sözlüğünden bulup yazınız.

Kusur Etmek: Hoş karşılanmayacak bir davranışta bulunmamak.
Örnek Cümle: Misafirlerine saygıda kusur etmedi.

Yola Çıkmak: Bir yere ulaşmak için bulunduğu yerden ayrılarak yolculuğa başlamak, harekete geçmek.
Örnek Cümle: Biz bu yola beraber çıktık.

Canım Aliye, Ruhum Filiz Metni Sayfa 18 Cevapları

3.Etkinlik

Aşağıdaki soruları okuduğunuz metinden yararlanarak yanıtlayınız.

1. Yazar, mektubu kime yazmaktadır ve ne zaman yazmaya başlamaktadır?
Cevap: Yazar mektubunu Aliye’ye yazmaktadır.8 Eylül 1943 yılında yazmaya başlamıştır.

2. Yazarın mektubunda, gideceğini belirttiği yerler nerelerdir?
Cevap: Ayvalık’tan Edremit’e ardından tekrar Ayvalık’a, Dikili’ye, Bergama’ya, Soma’ya, Savaştepe’ye, Bandırma’ya ve İstanbul’a.

3. Yazar, 10 Eylül de yazmaya başladığı mektubunu postaya vermekte neden gecikmiştir? Açıklayınız.
Cevap: Yazılacak birkaç havadis bulmak için göndermekte gecikmiştir.

4. Yazarın erzak kutusunda hangi yiyecekler bulunmaktadır?
Cevap: Buğday, makarna, tarhana, şehriye.

4.Etkinlik

Okuduğunuz metinden hareketle mektup türünün özelliklerini açıklayınız.

Özel Mektup

Yazarın yakın tanıdıkları, arkadaşları, ailesi, akrabaları vb. için yazılır. Yakın akrabalar için yazıldığından mektuplar resmi olmayan ve kişisel bir üsluba sahiptir. Özel mektuplar yazılırken gündelik dil kullanılır.

Özel mektuplar çoğunlukla kişisel iletişim için kullanılır . Bu nedenle, belirli bir kalıba, formata uymaları gerekmez. Yazarın isteğine ve durumun gereğine göre yazılabilirler. Bu yüzden mektup, sıradan, mütevazı bir dille kişisel bir tarzda yazılmıştır.

5.Etkinlik

Defterinize yazdığınız edebî mektup örneğini arkadaşlarınıza okuyunuz. Daha sonra okunan mektuplarla ilgili görüş ve düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

Küçüğüm, korkunç dâhim, sevgilim, senin istediğin gibi de olsam, kayıtsız şartsız kölen de olsam, daima asıl sen beni affedeceksin. Affetmeye çalış. Cihan insanları içinde, en güzel, en iyi ve en namuslu sensin. Buna inan. Ahmet Arif, böyle söyler… Doğrudur… Haktır… Layıktır… Sana yakın, sana layık ve hele hele “senin olmayı” düşünebilmek bile bir cesarettir. Yürek ister. Bu dediklerim insan olana, erkek olanadır tabii. İnsandan mahrum bir cehennem karanlığında, nasıl da bulduk birbirimizi… Küçüğüm, sevgilim, imzası martıdan sıcak, uçan uzak martılardan daha sevimli, imzası uçan kuş, kendisi İNSAN sevgilim. Kıyma bana, sensiz edemiyorum. Sence zerre kadar bir değerim varsa, iler tutar bir tarafım kalmışsa, gel kıyma bana ve “korkuyorum” deme. Otur yaz, her gün, her gece bana yaz. Kavuşuncaya kadar. Sonra yazdıklarımızı okur, güler yahut ürperir, birbirimize geçmiş olsun deriz. Yahut da, ah asıl bu, gel beni kendin al, götür. Bugünler kendim gelecek kudrette değilim. Hem madden hem de manen bu böyle. Allah kahretsin bu aczimi. Güvendiğin biri de yok ki onu gönderesin. Söyle ne bok yiyeyim? Bu, senin halin, böyle devam ederse, benim de günlerim sayılı demektir. Mektubunu sabah aldım. Şimdi akşam. Daha bir şey yemedim. Sözde sigarayı bırakmaya niyetliydim. Bugünkü, inan bana unuttum kaçıncı paket. Evde bir ölüm sükûtu var. Sual sormaya korkuyorlar. Ah bir sorsalar da seni anlatsam… Ah bu rezil dünya seni tanısa, seni öğrense, seni anlasa… Kurbanın olurum Leylim, kendini üzme, boşu boşuna haksız yere kendini üzme, kurtar kendini. Bak, yanında ben varım. Seninle olduktan sonra yapamayacağım ne vardır? Önce kendine inan, kendini sev, sonra bana bel ver, bana yaslan, bak yaşaman nasıl asli cevherini gösterecek. Üzme hiç kendini, ölürüm sonra. Ölmek, hiçbir şey değil. Sen böyle canlı sıcak, dost, aziz ve en güzeli sevgiliyken ölmek, acı da olsa katlanılır. Ama senin bu bedbin halini görmek… İşte mesele burada. Artık tek mısra yazamam, bir satır uyku uyuyamam. Yerin dibine batsın hepsi. Ne bok yemeğe sana iki yıl daha önce rastlayamadım. Ben ki 29 yaşındayım. Ama binlerce yıldır seni arıyor, hasretini çekiyorum. Beni affet ve adi bulma. Hiç olmazsa beşeri bulduğunu söyle. ISTIRABINI ANLIYOR ve kahroluyorum. Şairsin, hislerinde fazla derine indin. Biraz daha sakin ol. Güner’e git, Mürüv-vet Ablan’a git, annene git… Ah asıl Ahmet Arif nam bedbaht kuluna git… Ah, yarı canım. Böyle kendine haksızlık etme, bana kıyma! Ben ki değil yalvarmak, kimselere rica bile etmedim. Bak, sana yalvarıyorum. Bu, senin hiçbir peygambere, hiçbir kahramana kısmet olmayan büyüklüğünden… Güzelliğinden… Kutlu ve saygıya layık oluşundandır. Yoksa, yalvarırım inan, kompliman, teselli vesaire değildir. Dediğim gibi, beni bırakma. Yoksa başımı belaya sokarım diye asıl ben korkuyorum. Gerçek olan şu ki benim arkamdan ağlamanı değil istemek, düşünmek bile çıldırtıyor beni. Sallanan cesedimin gölgesine bakıp düşünmek ister misin? Ben hastalığımı yeneceğim, çünkü sen varsın. Yine de hastalığımı, çaresizliğimi affet. “Sevgimi herkese dağıt” diyorsun. Hiç kimseye dağıtamam! Gözlerinden vazgeçilmez ömrüm. Yarı canım, al beni. Çok bekleme. Hemen yaz ya da hemen gel. Senin, ancak senin… Senin, yalnız senin…

Ahmed Arif 22 Mayıs 1954 Bismil

6.Etkinlik

Öğretmeninizin mektup yazma kurallarıyla ilgili açıklamalarını dikkatle dinleyiniz. Daha sonra özlediğiniz bir kişiye ona karşı olan özleminizi anlattığınız bir mektup yazınız.

Canım Abim,
Bugün askere gidişinin ilk ayı geride kaldı ve seni çok özlüyoruz. Hiç aklımızdan çıkmıyorsun. Umarım her şey yolundadır ve iyisindir. Bizi merak edecek olursan biz çok iyiyiz. Köpeğimiz Karabaş gittiğini hissetti sanki. Bu aralar pek bir huysuz. Seni çok seviyoruz. Tez zamanda görüşmek dileğiyle. Biricik kardeşin Elif Yaren.

Gelecek Derse Hazırlık

1. Yörenizde ünlü olan bir masalı öğreniniz.

Derviş

Evveli bir varmış bir yokmuş bir derviş ile bir kocakarı varmış. Derviş her gün kocakarının evine gelir: “Koca nine! Herkes eder, kendi kendine eder, yine kendi kendine eder” der dururmuş. Kocakarı bu dervişten bıkmış usanmış. “Usandım şu dervişten! Bir kurtulsam!.” dermiş. Günlerden bir gün bir katmer yapmış. İçine ağu koymuş: “Şunu şu derviş müsveddesine yedireyim de görsün böyle tak tak ötmesini.” demiş.
O gün derviş yine gelmiş: “Ben geldim koca nine. Herkes eder kendine eder, yine kendine eder.” demiş. Kocakarı ağulu katmeri dervişe vermiş. Derviş yine: “Koca nine herkes eder, kendine eder, yine kendine eder.” demiş ve çıkıp gitmiş. Gide gide bir yere varmış. Orası askerlerin geldiği yer imiş. Oysaki kocakarının askerde bir oğlu varmış. Tezkere ile geliyormuş. O kadar acıkmış ki, açlığından karnı zil çalıyormuş. Karşısına eli çıkınlı gelen dervişe: “Ne olur derviş amca?” çok açım, elindeki ekmeği ver.” diye yalvarmış. Derviş de ağulu katmeri vermiş.

Oğlan ekmeği yedikten sonra vücuduna bir fenalık gelmiş. Kendisini eve zor atmış. Eve gelince “sırı dikme” gitmiş. Anası “Ne oldu oğlum, sana ne oldu?” diye dövünmeye başlamış. Oğlan: “Çok acıkmıştım. Karşıma bir derviş geldi. Elindeki katmeri istedim. O da verdi. Katmeri yedim. Oysaki katmer zehirli imiş. Ölüyorum.” cevabını vermiş Anası: “Ah benim yavrucuğum! O katmeri ben yaptıydım, dervişi zehirleyem diye. Şimdi ne oldu” diye çırpınmaya başlamış. Oğlan ölmüş. Kocakarı dizlerini dövmeye, saçını başını yolmaya başlamış. Fakat elden ne gelir? Olan olmuş bir kere Dervişin dediği doğru değil mi imiş? Derviş ona: “Koca nine!” Herkes eder, kendine eder, yine kendine eder.” Dememiş mi? Koca nine kendi kendine etmiş. Ebu cehil kazdığı kuyuya kendi düşer derler. Koca nine de kendi kazdığı kuyuya kendisi düşmüş.

Derleyen: Hüsnü YILDIZ

2. Öğretmeninizin, hazırlıklı konuşma yaparken uymanız gereken kurallarla ilgili açıklamalarını dikkatle dinleyiniz. Ardından aşağıdaki masal yazar veya derleyicilerinden birini seçiniz. Seçtiğiniz kişiyi tanıtan bir hazırlıklı konuşma hazırlayınız.

Dede Korkut

Dede Korkut (Korkut Ata), Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip kutsallaştırılmış; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bir bilgedir ve Türkler’in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabındaki hikayelerin anlatıcısı ozandır.

Dede Korkut ile ilgili diğer yazılarımıza da göz atabilirsiniz.

Dede Korkut İle İlgili Röportaj Soruları
Türk Kültüründe İsim Verme Geleneği ve Dede Korkut Hikayeleri Hakkında Araştırma

Yazımızı arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir